- yetmek
- "to be enough, to do, to suffice; to reach, to attain"
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
yetmek — yetişmek, erişmek II, 314bkz: çetmek, yetmek yetmek, yedeğinde götürmek II, 314 yetişmek, erişmek I, 192, 421, 424; II, 274, 314; III, 406bkz: çetmek, yetmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yetmek — nsz, er 1) Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak Hasan ın gücü yetse belki de dayak atacak. H. E. Adıvar 2) e Yeterli sebep olmak Bir sigara bir ormanı yakmaya yeter. 3) Kötü bir davranış, durum, tutum yeterli olmak, kâfi gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
vadesi gelmek (veya yetmek) — 1) süresi dolmak, zamanı gelmek 2) mec. ömrü sona ermek, eceli gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gücü yetmek (veya yetmemek) — eldeki imkânlarla ancak altından kalkabilmek, üstesinden gelebilmek Zaman zaman, şiirin ne olduğunu elimin erdiği, gücümün yettiği kadar anlatmaya çalıştım. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölüsü bile yetmek — en zayıf olduğu durumda bile başarılı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
günü yetmek — 1) ölüm zamanı gelmek 2) gebe için doğum vakti gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
canına yetmek — katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak El kapısı kızcağızın öyle canına yetmişti ki soğan ekmeğe bile razı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
imana yetmek — usandırmak, bezdirmek, cana tak etme … Beypazari ağzindan sözcükler
kâfi gelmek — yetmek, yetişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kifayet etmek — yetmek, yeterli olmak Kazandığım para benim sade hayatıma kifayet ediyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çetmek — eri;mek II, 314bkz: yetmek, yetmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini